14 Temmuz 2011 Perşembe

aşkın siyahı ve beyazı

zıtlıklara inat bir aşk hikayesi bu.

bu aşkın;
siyahı bendim
beyazıysa sen.
biz bir renk bile değildik
aslında.
aramızda onlarca ton
ve en uçlarında ikimiz.
bir araya gelmemiz
sadece bir griden ibaret.
tıpkı bir sis gibi.
ne aydınlık, ne karanlık.
biraz ayrılık, biraz kavuşmak.
sevginin içinde nefret, nefretin içinde sevgi.
griydik biz.
bir araya gelmemiz sadece bir grilikti.
andre gide'nin dediği gibi;
"gerçeğin rengidir gri"

**************

siyahın asiliğiyle;
beyazın asilliğinin
kavuşma noktasıdır gri.
çoğu zaman bir vazgeçiştir gri.
siyahından ve beyazından ödün veriş.
gururunu hiçe saydığın,
seni sen yapan değerlerden;
taviz vermektir gri.
beyazın, siyah uğruna değiştiği,
siyahın, beyazın hasretine
dayanamadığı noktadır gri.
tıpkı sen ve ben gibi.

****************

griye dönüşen hayatım,
benim için bir sonbahardı.
hani şu yalancı bahar denilenden.
kışa geçişi hazırlayan.
ne sıcak ne soğuk günler.
yalancı bahar işte.
yalandan mutluluklar.
yalandan sevgi serpintileri.
yalandan gülücükler.
yalan sözler...
herşeyin güzel olduğu
fakat bir o kadar yalan olduğu dönem.
oysa ben yalanlarla mutluydum.
yalanlarımızla.
yalanlarınla!
taa ki beyazın siyahı;
terkettiği güne kadar.
beyazın beyazlığını hatırlamasına kadar.

grimizin içinden beyazım çıktığında
geriye sadece siyahlık kaldı.
oysa zıtlıklar değil midir
anlam veren birbirine?
gece, gündüz var olduğu sürece
gecedir.
karanlık, aydınlıkla anlam kazanır.
kötü, iyilik olmadığı zaman
bir hiç değil midir?
siyahsız beyaz, beyazsız siyah gibi...

**************
oysa;
ben hep gri kalmak isterdim.
özlem duyduğum beyazımla
tek ortak noktamızda olmak.
çünkü;
gride hep sevinçlerim vardı.
hayallerim.
ümitlerim.
gri sadece;
"seni seviyorum"ların toplandığı
bir buluşma noktasıydı.
gri benim için her zaman;
"aşk"tı.

beyazını özleyen siyahtan...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder