yalan söyleyen dudakları öpmek

dudaklardan dökülen bir çift kelimeyle
başlamıştı benim sevdam.
-seni seviyorum.

benim aşkımın mimarı dudaklardı
sizin anlayacağınız.
iki farklı kişiyi "bir" kılan,
beni ve seni biz yapan,
tek şey dudaklardan dökülen
bir kaç kelimeydi.

zamanla bu dudaktan,
o denli güzel aşk sözcükleri
bir yaz güneşi sıcaklığında
iç ısıtan cümleler dökülüyordu ki,
başımın dönmemesi imkansızdı.
söylenen bir cümleyle
gökyüzündeki sis dağılıyor,
yağmur duruyor,
kara bulutlar hemencecik ortalıktan kayboluyordu.
yani her şeyi yönlendirmek sadece
o dudaklardan dökülecek sözlere bağlıydı.

****************

ve bu süre zarfında
o kadar mutluluğa vesile olan
dudakların ödüllendirilmesi bana kalıyordu.
yine bir dudak sayesinde.
bir öpücükle.
bir dudağa en güzel ödülü
yine bir dudaktan başkası veremez.
ben öptükçe daha güzel kelimeler,
peşi sıra dökülüveriyordu.
bu bozulmamalıydı.

ama bozuldu.
dudakların aracı olduğu söylenen kelimeler
beynim tarafından irdelenmeye başladı.
ve bir tutarsızlık vardı sanki.
beni sevdiğini söyleyen dudaklar ile
onun dışındaki bütün organları çelişiyordu.
aynı vücudun parçası gözleri
benim gözlerimden kaçmaya başlamış,
dokunduğum o teni eski samimiyetinden uzak,
benim için attığını düşündüğüm kalbi,
benden uzak bir hale bürünmüştü.
vardı bu işte bir terslik.
bir şeyleri gözden kaçırıyordum sanki.
o dudakların yalan söyleme ihtimali...

**************

evet evet bu dudaklar
yalan söylüyordu bana artık.
görememişim o bitmiş olan bana karşı hisleri.
aşk bitmiş, sevgi bitmiş.
sıcaklık, samimiyet hepsi bitmiş.
ortalıkta uçuşan bir kaç
yalandan ibaret kelime kalmış sadece.
yalan kelimeler.
yalan aşk sözcükleri.
yalan duygular.
ve birde bunları duydukça inanan
saf bir çocuk kalmış.
duygular duyulanlardan ibaret değilmiş.
ya da söylenenlerden.

**************

ama ama bir dakika!
bu yalanları söyleyen dudaklar değil mi?
ben bu dudakları öpmüştüm!
aman tanrım!
bu olamaz. nasıl yani?
ben bir yalancı dudağı mı öptüm?
bir yalana mı değer verdim?
bir yalana mı inandım?
merak ediyorum da:
"ben bu dudakları öperken hiç mi yanmadı onlar?"
"hiç mi utanıp, çatlamadı o dudaklar?"
"hiç mi?"